Ergene Kurtarılırken, Beyşehir Unutulmasın

Ergene havzasında yer alan büyük çoğunluğunu tekstil firmalarının oluşturduğu sanayi kuruluşları nehri tehdit etmeye devam ediyor.

  20 Mart 2013 02:24 Çarşamba
Ergene Kurtarılırken, Beyşehir Unutulmasın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu telefonla araması sonucu gündeme gelen dere kirliliği, Ergene havzasının temizlenmesine yönelik çalışmalarında hızlanmasına neden oldu. Ancak kirliliğin çok üst seviyelerde olması yapılacak çalışmaların, çözüm olup olmayacağı konusunda da tartışmalara neden oluyor. 2004 yılında yayınlanan çevre raporu ile temizlenmesi konuşulan Ergene Havzasında yaşanan sıkıntıların büyümesi, en azından sürecin başında olan derelerinde kurtarılmasını gündeme getirdi.

 

194 kilometre uzunluğu ile önemli nehirlerimizden birisi olan Ergene havzasında çoğunluğu tekstil sektöründe faaliyet gösteren 2037 fabrika bulunuyor. Bu fabrikaların bıraktığı kimyasallar ile dereden su içen hayvanların telef olduğu ifade edilirken, öte yandan Türkiye'nin ayçiçeği ve pirinç ambarı olan Trakya'nın açık kanalizasyonu haline gelen Ergene'deki kirliliğin bölgeyi her açıdan olumsuz etkilediği belirtiliyor. ÇED raporuna uygun olmayan şirketlerin ağır yaptırımlara maruz kalacağını açıklayan Orman ve Su İşleri Bakan Eroğlu, şu ana kadar da iki tesisin kapatıldığının altını çizdi. Bakan Veysel Eroğlu tarafından yapılan açıklamaya göre bölgede bulunan işletmelere, 7 milyon TL ceza kesildiği vurgulandı.

 

Özellikle Tekstil ve Boyahanelerin çokça yer aldığı bölgeden gelen atıkların Ergene Havzasına zarar verdiği konuşulurken, Beyşehir Gölünde de tekstil ve imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların kirliliğe neden olacak atıklarını, göle saldıkları gündemi meşgul etmeye başladı. Merakla beklenen konu ise, 2004 yılında planlanan ancak bu döneme kadar Ergene Havzasında atılmayan adımların, kirlilik sürecinin başında olan Beyşehir Gölü için atılıp atılmayacağı.

 

Beyşehir Gölü Mercek Altında, Sanayi Kuruluşları Tedirgin

 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Beyşehir Gölü’nün geçmişi, bugünü ve geleceğini değerlendiriyor. ODTÜ ve WWF, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü ve alt havzasının sağladığı ekosistem işlev ve değerlerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için, Beyşehir Gölü’nün sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışmak üzere bir toplantı düzenlendi. WWF-Türkiye ve ODTÜ Biyoloji, İnşaat Mühendisliği, Şehir ve Bölge Planlama, Sosyoloji bölümlerinin işbirliği içerisinde yürütülen Beyşehir Gölü ve Havzası Ekosistem ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımının Araştırılması Projesi kapsamında Beyşehir Gölü ve Havzası’nın ekosistem işlevi, değerleri ve biyolojik çeşitliliğinin korunması ile ekonomik gelişme arasında dengeyi sağlayacak temel sürdürülebilirlik ilkelerinin belirlenmesi hedefleniyor.

 

Gündemi oldukça meşgul eden göle yakın bölgelerde yer alan bazı sanayi kuruluşlarının, artezyen kaynakları ile su sağlamalarının da değerlendirmelere konu olması bekleniyor. Özellikle yeraltından alınan artezyen sularına sayaç takılması tartışılırken, kirli suyun göle tekrar gönderilmesi de konunun diğer boyutunu oluşturuyor. Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik değerleri ile uluslararası öneme sahip sulak alan olan Beyşehir Gölü, başta içme suyu, tarımsal sulama ve balıkçılık olmak üzere sağladığı hayati ekosistem hizmetleri ile Konya Kapalı Havzası için son derece önemli bir alan olarak biliniyor. 750 km2’lik yüzey alanına sahip olan göl aynı zamanda, Kızıldağ ve Beyşehir Milli Park Alanı’nı barındırıyor.

 

WWF-Türkiye Doğa Koruma Müdürü Buket Bahar Dıvrak yaptığı açıklama da gölün ekolojik yapısının sanayi kaynaklı kirlilik, bilinçsiz su çekimi gibi nedenlerle bozulduğunu söyledi. Dıvrak; “Sorunların çözümü ve gelecek nesillere sağlıklı ve yaşanabilir bir Beyşehir Gölü Havzası bırakmak için, gölün korunması ve sürdürülebilir kullanım ilkelerinin benimsenmesi tüm tarafların ortak sorumluluğu olmalıdır” dedi.

 

Türkiye’de Kullanılan Su Artıyor, Kaynak Azalıyor

Türkiye’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm seviyelerinde olduğu belirtiliyor. Bu da yılda ortalama 501 milyar metreküp suya denk geliyor. Öte yandan bir insanın yıllık tüketim miktarı yıllık 1.500 metre küp olarak hesaplanırken, Türkiye’nin özellikle 2030 yılında bu seviyeyi 1.000 metreküp seviyesinde tutması da oldukça zorlaşacak gibi görünüyor. Sanayi ve tarımsal alanlarda kullanılan su miktarına bakıldığında ise 2003 yılında 40,1 milyar metreküp olarak hesaplanan tüketim miktarının, özellikle sanayi alanında yaşanan gelişme ile toplamda 112 milyar metreküp seviyesine çıkması bekleniyor. Küresel alanda birçok ülkenin su koruma politikaları izlediği ve bu anlamda başarılı çalışmalar yaptığı görülmesine rağmen, Türkiye’nin elde var olan kaynaklarını bile koruyamaması ileride yaşanacak sıkıntıların habercisi gibi görünüyor. Özellikle su savaşlarının tartışıldığı şu günlerde Türkiye’de de bu anlamda çalışmaların hızlandırılması gerekiyor.

 


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.