Özellikle uzun elyaf iplik, büküm ve tekstüre, jakarlı dokuma, boyama, nonwoven ve geri dönüşüm alanlarında güçlü konumda olan yaklaşık 30 tekstil makinesi üreticisini bünyesinde barındıran UCMTF (Fransız Tekstil Makinecileri Sanayicileri Derneği), tekstil sektörüne yönelik çalışmalarına devam ediyor. Aynı zamanda CEMATEX’e (Tekstil Makineleri Üreticileri Avrupa Komitesi) üye olan dernek, Fransız tekstil makine üreticilerinin faaliyetlerine destek sağlıyor.
‘Hindistan’ın Teşvikleri Faydalı’
UCMTF’nin genel yapısı, küresel piyasa ve Fransız tekstil piyasası ile ilgili bilgiler veren UCMTF Başkanı Bruno Ameline, önemli açıklamalarda bulundu. Dernek bünyesindeki şirketlerin birbirlerine karşı rekabet içerisinde olmadıklarını belirten Ameline, UCMTF’nin küresel anlamda aktif olduğunu ve küçük çaplı şirketlere bağlantılı çalıştığını söyledi. Ameline; “Önemli tekstil fuarlarında, küçük ölçekli firmaların müşterilerle iyi ilişkiler içerisinde olmasını sağlıyoruz. UBIFRANCE ve Fransız yerel temsilciliklerinin yardımıyla seminerler düzenleyerek yerel tekstil firmalarını davet ediyoruz. Bu şekilde şirketlerin de yapılarını anlayarak, desteklerimizi ona göre şekillendiriyoruz. Örneğin Endonezya Bandung’da gerçekleşen seminere Jogjakarta, Samarang, Solo ve Surabaya’dan 150, Hindistan’dan da 300’den fazla şirketin katılmasından memnuniyet duyduk. Bizler ancak bu ilişkiler çerçevesinde büyüyebilir ve gelişebiliriz” ifadelerini kullandı.
Küresel piyasadaki gelişmelere de değinen Bruno Ameline, 2012 yılında çoğu şirketin rekor satış ve sipariş alımı gerçekleştirdiğini vurguladı. Ameline; “Birçok şirketimiz 2012 yılında rekor seviyeye yükseldi. Bu olumlu durumun tek bir dezavantajı bulunuyor. O da teslimatın bir yıl veya daha uzun süre almasıdır. 2013-2014 yılına ise olumlu açıdan bakıyoruz. Ulusal pazarda giyim ve ev tekstilinin bir süre gerilemesinden sonra Avrupa pazarı da aynı durumu yaşadı. Bu pazarlar zamanla Çin ve Hindistan ile birlikte Türkiye’ye kaydı. Bunda tabiki de Hindistan hükümeti ve yerel yatırım teşviklerinin etkisi var” diye konuştu. Günümüzde bu tür değişken pazarlara yatırım yapmanın riskinin ancak deneyim ve bilgi birikimi ile ortadan kalkacağını dile getiren Ameline, geliştirilen yeni çözümler ile müşterilerine en iyi hizmeti sunduklarını söyledi.
Doğada İz Bırakmayan Eko-Tasarımlar
Ameline, firmaların son zamanlarda en çok sürdürülebilir kalkınma konusuna odaklandığını belirterek; “Her şeyden önce, teknolojik yatırımlara önem veren büyük firmaların sürdürülebilirlik talepleri daha fazla bulunuyor. Bu durum giyim ya da ev tekstili üreticilerinden çok güçlü uluslararası markalara kadar tüm tekstil üreticileri için geçerli durumda. Teknik tekstil için de kamu ve özel tedarikçilerin politikaları da aynı doğrultuda ilerliyor. Örneğin Fransa’da kamu ihalelerinde belirtilen kriterler arasında sürdürülebilirlik yer alıyor. Bizler bu noktada, şirketlerimiz ile birlikte hareket edip sürdürülebilir kar sağlamak amacındayız. Makinelerimizde sürdürülebilir özelliklerin yanı sıra eko-tasarıma da önem vermeliyiz. Ürünlerimiz, mümkün olduğunca geri dönüşümlü ve çevrede iz bırakmaması gerekir” dedi. Firmanın ürettiği ve geliştirdiği ürünlerin patent ve fikri haklarına değinen Ameline sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “ Şimdiye kadar her şirketin kendi içerisinde politikası vardı, ancak son zamanlarda derneğimiz içerisinde bu stratejik konu ile ilgili aktif bir çalışma grubu kurduk. Kesinlikle fikri mülkiyet hakkımızı korumak gerekir. Çünkü bu bizim en önemli varlık sebebimiz. Herhangi bir durum söz konusu olduğunda elimizde güçlü belgeler var. Bunlar paten ve marka değerlerimiz. Bu stratejinin de uzun vadeli müşteri ilişkilerinde faydalı olacağını düşünüyoruz.”
