
Son dönemde Türk tekstil sektöründe artan Mısır’a yatırım ilgisi, maliyet avantajları ve ABD ile ticari bağları sayesinde hız kazanmış durumda. Ancak Mısır’da yatırım hazırlıklarını sürdüren Ulusoy Tekstil’in Genel Müdürü Mehmet Ulusoy’un yaptığı açıklamalar, bu süreci yeniden düşündürecek nitelikte.
Ulusoy, "Mısır, sıkıntıdaki firmalar için bir çıkış yolu olmayabilir. Son kurşunla Mısır’a giden fayda göremeyebilir, aksine zarar edebilir" diyerek yatırım konusunda temkinli olunması gerektiğini belirtti. Bu açıklama, yatırım sürecine giren bir şirketin kendi stratejisini sorgulayan ifadelerle kamuoyuna seslenmesi açısından sektör adına oldukça manidar.
Küçük Ölçekli Yatırım, Riskin Dağıtılması İçin
Ulusoy, Mısır’daki yatırımlarının büyük bir taşıma ya da kaçış stratejisi değil, sadece pazardaki talepleri karşılamak üzere düşünülmüş küçük ölçekli bir girişim olduğunu belirtti. 35 bin metrekarelik bir arsa üzerinde ilk etapta sadece dörtte birlik kısmın kullanılacağını söyleyen Ulusoy, "Amacımız, Mısır’da büyüyen pazarı anlamak ve zamanla şekillenen bir yapı kurmak" dedi.
“Mısır Tekstilcinin Son Kurşunu Olmamalı”
Ulusoy Tekstil Genel Müdürü Mehmet Ulusoy, Türkiye’de yaşanan ekonomik baskılar nedeniyle Mısır’a yönelen Türk tekstil firmalarını uyardı. Ulusoy’a göre, Mısır’a yatırım yapmak ancak sağlam bir stratejinin parçası olarak anlamlı olabilir. Aksi durumda, bu karar firmalar için büyük riskler taşıyor.
“Birçok firma Mısır’ı Türkiye’deki sorunlardan kaçışın adresi olarak görüyor. Ancak bu, stratejik değil, duygusal bir refleks,” diyen Ulusoy, Mısır’daki işçilik ve enerji maliyetlerinin kısa vadede cazip görünse de uzun vadede bu avantajların değişebileceğine dikkat çekti. Özellikle Mısır parasındaki devalüasyon nedeniyle geçici bir maliyet avantajı oluştuğunu, ancak enerji maliyetlerinin geçmişte Türkiye ile benzer seviyelerde olduğunu hatırlattı.
Mehmet Ulusoy’un açıklamalarında öne çıkan bir diğer önemli vurgu ise yönetimsel zorluklar oldu. Ulusoy, “Türkiye’den bir üretim tesisini Mısır’dan yönetmek bürokratik süreçler, operasyonel geri dönüş süreleri ve iş gücü yönetimi açısından ciddi zorluklar yaratıyor” dedi.
Mısır’ın bir kurtuluş planı değil, sermaye gücü yüksek yatırımcılar için bir büyüme fırsatı olabileceğini belirten Ulusoy, “Bu pazar, ancak güçlü sermaye ve uzun vadeli planlama ile fayda sağlayabilir. Aksi halde yatırımcılar hayal kırıklığına uğrayacaktır” ifadelerini kullandı.
Mısır-ABD Hattı ve İhracat Motivasyonu
Mısır’a yatırım yapmalarındaki en büyük etkenin, bu ülkenin ABD ile olan güçlü tekstil ticareti olduğunu belirten Ulusoy, “Amerika’da birçok firma Mısır menşeili ürün alımına uygun altyapılar kurmuş durumda. Biz de ihracatta Amerika pazarına daha güçlü erişim istiyoruz” dedi.Ulusoy Tekstil, ihracat gelirlerinde son yıllarda düşüş yaşamış olsa da Amerika pazarındaki artışla yeniden %50 seviyelerine ulaşmayı hedefliyor.
“Avrupa’ya ihracat düşerken, ABD’deki siparişler artıyor. Dengeyi buradan kuracağız” açıklamasını yapan Ulusoy, stratejilerini çeşitlendirme üzerine kurduklarını vurguladı.
Editör Bakışı
Strateji mi, Kurtuluş Arayışı mı?
Ulusoy Tekstil’in Mısır yatırımı üzerine yaptığı açıklamalar, sektörde bir süredir yükselen “yurt dışına taşınma” eğiliminin ardındaki gerekçeleri yeniden değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. “Son kurşunla Mısır’a gitmeyin” ifadesi, yatırım kararlarının sadece maliyet avantajlarına değil, stratejik bütünlüğe dayanması gerektiğini hatırlatıyor.
Bugün yaşanan ekonomik sıkışmalar, firmaları yeni arayışlara yöneltiyor. Ancak bir yatırımın başarısı, onu bir çıkış kapısı olarak mı yoksa planlı büyüme adımı olarak mı gördüğünüze bağlı.
Ucuz işçilik, teşvik paketleri ve bölgesel erişim avantajları elbette önemli.
Ama bu avantajların gerçek anlamda değer yaratabilmesi için:
- Yatırımın ölçeği,
- Geri dönüş süresi,
- Yönetimsel kontrol,
- Üretim kalitesi ve tedarik sürekliliği gibi konuların detaylı analiz edilmesi gerekiyor.
Sektörümüzde kimi firmalar bu adımı stratejik ortaklıklar ve global vizyonla planlarken, kimileri için bu adım, tükenmiş bir sermayenin son hamlesi olabiliyor. İşte fark da burada doğuyor.
Sonuç olarak;
Yurt dışı yatırımı bir stratejiyle kurgulanmalı, bir umuda bağlanmamalı.
Aksi takdirde ‘çözüm’ sanılan yol, yeni bir maliyet yüküne dönüşebilir.