
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz’ün verdiği bilgiye göre, yılın ilk altı ayında yaklaşık 300 firma konkordato ilan etti. Bu çarpıcı tablo, yalnızca şirketleri değil, sektörün tüm tedarik zincirini tehdit eder hale geldi.
Tedarik zinciri iflas riskiyle karşı karşıya
Konkordato ilan eden firmaların yalnızca kendi borçlarıyla değil, yüzlerce tedarikçiyi de etkileyen zincirleme bir etki yarattığını vurgulayan Ahmet Öksüz, “Bir firmanın konkordato ilan etmesi, o firmayla çalışan hammadde ve hizmet sağlayıcılarının da ciddi finansal risk altına girmesi anlamına geliyor. Bu durum sadece üretim süreçlerini değil, istihdamı da doğrudan tehdit ediyor,” dedi.
Öksüz, özellikle küçük ve orta ölçekli tedarikçi firmaların konkordato zincirinden en çok zarar gören kesim olduğunu, çünkü bu firmaların tahsilat yapamaması durumunda kendi finansal yapılarını sürdüremediğini belirtti.
"Konkordato sadece banka ve kamu borçlarını kapsamalı"
Sektörün bu sarmaldan çıkabilmesi için yapısal adımların acilen hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken İTHİB Başkanı, konkordato süreçlerinin kapsamına ilişkin önemli bir öneri sundu. “Bankalar zaten alacaklarını teminat altına alıyor, fakat piyasadaki ticari alacaklılar hiçbir güvenceye sahip değil. Bu nedenle konkordatolar sadece banka ve kamu borçlarını kapsamalı, piyasa borçları bu sürecin dışında tutulmalı. Aksi halde bu kriz tüm sektörü içine çekecek şekilde büyür,” ifadelerini kullandı.
Sektör için hayati çağrı: Önleyici mekanizmalar oluşturulmalı
İhracatın lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil sanayisinin ekonomik krizlerle daha da zayıflamasının, yalnızca ticari dengeleri değil, istihdamı ve sosyal yapıyı da derinden etkileyeceği uyarısında bulunan sektör temsilcileri, şu noktada önleyici mekanizmaların hızla devreye alınması gerektiğini belirtiyor. Gerek sektör bazlı kredi yeniden yapılandırmaları, gerekse tedarikçilerin korunacağı yasal düzenlemeler, tekstil sanayisinin sürdürülebilirliği açısından artık bir tercih değil, zorunluluk olarak değerlendiriliyor.
Ekosistem korunmazsa ana firmalar da ayakta kalamaz
Ahmet Öksüz’ün altını çizdiği bir diğer kritik nokta ise sektörel dayanışmanın önemi. “Konkordato ilan eden firmayı korumaya çalışırken, onunla çalışan onlarca başka firmayı batırırsanız, uzun vadede o ana firma da yaşayamaz. Bu yüzden çözüm bütüncül ve ekosistemi koruyucu olmalı,” şeklindeki değerlendirmesi, sektörel krizlerin sadece mali tedbirlerle değil, sistemsel bir yaklaşımla çözülmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.