Türkiye’de Modanın Gelişimi

Cumhuriyet’in ilanıyla Türkiye’de hayatımıza giren yeniliklerden biri olan moda, zaman içinde birçok değişim göstermeye devam ediyor.

  27 Şubat 2015 09:57 Cuma
Türkiye’de Modanın Gelişimi

Öncelikle moda nedir; birçoğumuz moda için bir den fazla fikir yürütebiliriz. Fakat modayı belli bir kalıba yerleştiremeyiz. Çünkü moda; kişiye, topluma, kültüre ve coğrafyaya göre farklılık gösterir.

İnsanların güzel görünme ve dikkatleri üzerine çekme isteklerinin oluşmasıyla iyi giyinme kavramı ortaya çıkmıştır. Moda kavramı ise; insanların eskiyen giysinin yerine aynısını değil de farklısını istemesiyle hayatımıza girmiştir. Aslında insanoğlu, örtünmek değil de giyinmek istediğinde, belki bilinçsizce de olsa moda kavramını yaratmış oluyordu. Bu durumda amaç giysinin sıcak tutması ya da serin tutması değildi, giysinin farklı olmasıydı.

Türkiye’de moda: Cumhuriyet’in ilan edildiği 1920’li yıllar değişim ve umudun simgelendiği yıllardı. Kılık kıyafet devrimi yapılmış ve batılı bir tarzda giyim ön plana çıkmıştı. Erkekler İngiliz stili takımlar ve fraglar giymeye başlamış, kadınlar ise; jartiyerli çoraplar ve kısa saçın üzerine çan biçiminde olan cloche şapkalar takmaya başlamıştı.

1925’lerde Türkiye’de Moda Çalışmaları Başladı

Türkiye’de moda Cumhuriyet döneminden sonra biçimlenmeye başlamıştır. 1925 yılından sonra özellikle kadın modasında Avrupa’daki giyim tarzı benimsenmiştir. 1927’de Kız Sanat Enstitüleri kurularak çeşitli dikiş kursları açılmıştır. Enstitüde eğitim gören öğrenciler, tasarladıkları kıyafetler ile defileler düzenleyerek batılı giyim tarzının yaygınlaşmasında etkili olmuşlardır. Bir grup öğrenci ise Avrupa’da öğrenim görerek Türkiye’de bunları uygulamışlardır. Cumhuriyetin ilanından 1950 yılına kadar Türkiye’de modaya engel olarak ekonomik zorluklar gösterilmiştir. Bu dönemlerde modaya uymanın lükse kaçtığı düşünülmekteydi.

Moda Artık Bir Gereklilikti

Türkiye’de 1950 yılından sonra güzellik, estetik ve giyim şartlar ne olursa olsun riayet edilmesi gereken önemli hususlardı. 1980 yılından sonra moda kavramı sorgulanmaya başlanmış ve başkaldırının sembolü olarak görülmüştür. 1950 yılında ise Sümerbank, tekstil sektörünün gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştu. 1970’te tekstile teşvik dönemi başlatılmış fakat ekonomik ve sosyal alanların gelişimi engellenmiştir. 1985- 1990 yılları arasında Türkiye’de hazır giyim sektörü büyük bir gelişim göstermişti.

1930’lu Yıllar

1930’larda dünyadaki ekonomik kriz modayı da etkiledi ve sadelik ön planda oldu. Öne çıkan önemli trendler olmasa da İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile gece elbiseleri yerini tayyörlere bırakmıştı. Bu dönemde ilk kez fermuar kullanılmıştı.

1940’lı Yıllar

Kadınların naylon çorapla tanıştığı dönemler olan 1940’lı yıllar; büyük vatkalı ceketler ve uzun etekli ikili takımlar kullanılmıştı. 40’lı yıllar savaş dönemini kapsadığı için naylon ve yün orduda da ihtiyaç duyuluyordu. Bu yüzden jarse kumaştan elbiseler etekler revaçtaydı. Ayrıca, kısa tulumlar ve beli açığa çıkaran bolero ceketlerde modaydı.

1950’li Yıllar

Çok partili döneme geçiş yılları. Bu yıllarda aynı zamanda dünya iki büyük savaşı geride bırakmıştı ve ekonomi üzerindeki kötü etkiler oldukça fazlaydı. O zamanlarda Paris moda başkenti olarak kabul ediliyordu. Ayrıca, 1950’lili yıllar moda tasarımının oluştuğu dönemlerdi.

1960’lı Yıllar

Dünya ekonomik sıkıntılar ile çalkanırken, sınıf ayrımcılığı kıyafetlere de yansıyordu.  Genç tabaka kendi modasını tasarlıyor. Rahat stil kıyafetler tercih ediyor. Seçkin kesimin pahalı giysilerin aksine ekonomik olarak kolay elde edilebilen ürünler piyasaya sürülüyordu. Bu sayede Hazırgiyim daha çok üretilmeye başlandı ve büyük aksesuarlar, jean pantolonlar, çiçek desenli giysiler oldukça popülerdi. 60’lar modanın dönüm noktalarını temsil ediyordu. Bu dönemlerde kadın estetiğini sergileyen kıyafetler ve saç makyaj stilleri ortaya çıkıyordu.

1970’li Yıllar

Kıbrıs barış harekatının yapıldığı dönemlerdi. Ülke ihracat yapamıyor, elde döviz olmayınca en zaruri ihtiyaçlar bile karşılanamıyordu. Fakat modada kısıtlı imkanlarda da olsa Türkiye’de toplumsal bir olgu olarak göze çarpan kırdan kente göç, modayı derinden etkiledi. Farklı kıyafetler ve yaşam tarzlarındaki özellikler kimilerine göre çeşitlilik kimilerine göre ise ideolojik bir sembol olarak değerlendirildi.

1980’li Yıllar

Jeanler, taytlar, saç bantları, spor ayakkabılar ve eşofmanların hayatın içine girdiği dönemlerdir. Capcanlı renklerin kombine edildiği kıyafetler, şalvar modeli pileli pantolonların olduğu yıllardı. 70’lerdeki Türkiye’de kısıtlı imkanlardan sonra 1980’lerde birçok şeye ulaşılması da bu yılları özel kılıyordu. Aynı zamanda en önemli durumlardan biri de bu yıllarda hazır giyimde bir numaralı tüketiciyi kadınlar oluşturuyordu. Kadın iş dünyasına girerek, kendi parasını kazanan bir profil sergiliyordu.

1990’lı Yıllar

Triko takımlar, bodyler ve diz boyu kalem etekler giyilmeye başlanmıştı. Kadınlar, kuyruklu elbiseleri gece kıyafeti olarak tercih ediliyordu. Kadınların şıklığına şıklık katan trençkotlar vardı. Erkeklerde ise; geniş omuzlu ceketler ve pileli pantolonlar giyiliyordu.

2000’li Yıllar

Bu yıllarda deyim yerindeyse tarih tekerrür ediyordu. 1940’lar, 50’ler, 60’lar, 70’ler ve 80’lerden gelip günümüzü etkisi altına alan vintage kıyafetler, ünlü modacıların ilham kaynağı oldu. 2000’lerin başında vintage mağazaları yükselişe geçti ve Jackie Kennedy tarzı elbiseler, işlemeli hırkalar, disko tarzı renkli tişörtler, latex taytlar en çok satılan parçalar oldu.


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.