Kalite Algısına ‘Hohenstein’ Katkısı

Hohenstein Enstitüsü küresel çapta laboratuvar ve sertifikasyon hizmetleriyle önemli bir güce sahip.

  15 Nisan 2012 20:00 Pazar
Kalite Algısına ‘Hohenstein’ Katkısı

Almanya merkezli Hohenstein Enstitüsü, küresel çapta tekstil ve hazırgiyim sektörünün talep ettiği kalite ve standartların oluşması için laboratuvar, test ve araştırmalarıyla büyük bir öneme sahip bulunuyor. 1946 yılından bu yana sektöre hizmet sunan ve yenilikçi çalışmalarla tekstil ürünlerinin niteliğinin arttırılmasına katkı sağlayan Hohenstein Enstitüsü’nün İstanbul ofisi de, bölgesel pazarda önemli bir misyon yürütüyor. OEKO-TEX 100 standardı etiketi ile sektörde ‘standart’ kavramını oluşturan kuruluşun Türkiye ve küresel pazardaki çalışmaları hakkında Hohenstein İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Güler Sunay ve Sertifikasyon Departmanı Yetkilisi Önder Kipriye’den bilgi aldık.

Hohenstein Enstitüsü’nün Almanya merkezi dışında küresel çapta örgütlendiğini ve sahip olduğu ofislerle sektörün kalite standartlarını oluşturmasına katkı sağladığını belirten Güler Sunay, İstanbul ofisinin de bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştirdiğini söyledi. Tekstil ve giyim konusunun sağlık, çevre ve sürdürülebilirlik gibi konularla direkt bağlantısı olduğunu altını çizen Sunay, ihraç ürünlerine Oeko Tex etiketini yerleştiren markaların artık iç pazar ürünlerine de bu etiketi yerleştirmeleri gerektiğini vurguladı. Etiket konusunda üretim sürecinin yanı sıra perakende ve satış görevlilerinin de eğitilmesi gerektiğinin altını çizen Sunay, adım adım etiketlenme sürecinin gerçekleştirilmesinin daha başarılı sonuçlar doğurduğunu dile getirdi.

Oeko Tex Etiketine İç Piyasada da Yer Verilmeli

Ürünlerin etiketlendirilmesine büyük önem verdiklerini yineleyen Sunay, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti; “Üründe izlenebilirlik çok önemli. Bu etiket ve sertifikalar ürüne bir kimlik veriyor. Tüketiciler de kimliksiz ürünlerden kaçarak kendini koruyabilecek, zamanla bu kimliksiz ürünler talep gelmediği için azalarak elemine olacaktır. Bu süreçte ilk önce üretici firmalarla görüşmelere başladık. Sertifika olmadan pazardan pay almak artık çok zor. İç piyasada OEKO-TEX 100 standardı etiketinin kullanılması ile ilgili projemizin üreticiler, tüketiciler ve basın gibi birkaç ayağı var. Hohenstein önümüzdeki dönemlerde tüketicilerin bilinçlendirilmesi konusuna önemli bir yer ayıracak.”

Güler Sunay, iç piyasada da tekstilde kalitenin artması gerektiğini ve bu konuda çalışmaları olduğunu açıkladı. Sunay; “Özellikle iş kıyafetleri ve koruyucu kıyafetler konusunda çalışmalara devam ediyoruz. Bu kıyafetlerdeki standartlar çok önemli. Türk insanının iyi giyinmeye hakkı var. Üreticiler sadece ihracat için değil iç piyasa için üretimlerinde de standartlarını gösteren etiketlere yer vermeliler. Türk insanı, diğerlerinden daha az değerli değil. Hohenstein Tested Quality etiketimizi iç piyasa ürünlerinde kullanmalarını istiyoruz” dedi.

Türkiye önemli bazı markaların bu etiketlere ürünlerinde yer vermeye başladığına dikkati çeken Sunay, özellikle bebek ve iç giyim markalarının öne çıktığını söyledi. Bu konuda tüketicilerin bilinçlenerek talepte bulunmasının etkili olacağını kaydeden Sunay; “Bu etiket ürünün her anlamda standardını yükselttiğinin belgesi niteliğindedir. Menşei belli olmayan boyar maddelerin kullanıldığı ürün ile, standartlarını belgelerle kanıtlamış ürünün kalitesi aynı olamaz. Bu standartlar firmalara bir maliyet getiriyor, ürünlere eklenecek olan bu etiketle aynı zamanda kalitesiz ürünle yaşanan haksız rekabetin de önüne geçilmiş olacak” diye konuştu.

2011 yılı itibariyle, alt başlıklarıyla iki üç katına çıkmak üzere1000 Türk firmasının sertifika aldığını dile getiren Sunay, bunlar içinde direkt konfeksiyon üreticileri, boyahane, dikiş ve iplikçi, aksesuar üreticileri gibi tüm tekstil tedarikçilerinin yer aldığını belirtti. Sunay, sertifikanın sadece son ürün gibi algılanan konfeksiyonla sınırlı olmadığını vurguladı. Alınan sertifikaların bir yıllık olduğunu söyleyen Sunay, sonrasında uzatma verildiğini belirtti.

Hohenstein Enstitüsü’nün sadece OEKO-TEX’den ibaret olmadığını, başka uzmanlık testlerine de sahip olduğunu dile getiren Sunay, enstitünün sahip olduğu know-how ile birçok yenilikçi projeye imza attığını sözlerine ekledi.

Hong Kong Laboratuvarı Faaliyete Geçti

Hohenstein’in küresel tekstil pazarında yükselen Asya bölgesine önem verdiğini belirten Sertifikasyon Departmanı Yetkilisi Önder Kipriye, hali hazırda Hohenstein’in bu bölgelerde ofisleri olduğunu kaydetti. Kipriye; “Bunların yanı sıra Hohenstein Almanya dışındaki ilk laboratuvarını Hong Kong’da hizmete açtı. Uzak doğunun tekstil potansiyeli göz önünde bulundurularak, Çin, Hong Kong, Hindistan ve Tayland gibi ülkelere yakın olmak için burada bir laboratuvar açma gereği duyuldu. 2012 başında gerçekleşen bu açılış hem Asya bölgesi hem de Türkiye’deki üreticiler için birçok avantajı beraberinde getirecek” dedi.

İstanbul’daki Hohenstein laboratuvarının 2005 yılında kapanarak sadece ofis olarak hizmet verdiklerini hatırlatan Kipriye, Türk üreticilerin laboratuvar işlemlerinin Almanya merkezinde gerçekleştirildiğine değindi. Hong Kong laboratuvarının açılışı ile Türk üreticiler için yeni bir seçeneğin oluştuğunu dile getiren Kipriye şunları söyledi; “Açılan bu laboratuvar konusunda Türk müşterilerimizi bilgilendiriyoruz. Yeni açılış gerçekleştiği için Almanya merkezdeki laboratuvara göre bir takım indirimler sağlanıyor, oraya göre daha esnek bir yapı sunuyor. Müşterilerimizden de bu konuda geri dönüşler almaya başladık. Hong Kong laboratuvarı OKEO-Tex dışındaki ana test taleplerini karşılıyor. Laboratuvarın ISO 17025 akreditasyonu için belli bir test sayısına gelmesi gerekiyor. Ondan sonra akredite olabiliyor. Dolayısıyla o sayının gerçekleşmesi için önceliği geçici olarak ta olsa Hong Kong verdik.”

Hong Kong laboratuvarında fiziksel, kimyasal testlerin, ağır metal, AZO boyar madde, alerjik boya testlerinin, bütün renk haslığı, ışık haslığı, su haslığı ve sürtme haslığı testlerinin gerçekleştirildiğini açıklayan Önder Kipriye, fiyat avantajının söz konusu olmadığı işlemler için yine Almanya merkezinin tercih edileceğinin altını çizdi. Test sonucunda düzenlenen raporun Hong Kong laboratuvarı adıyla düzenlendiğini belirten Kipriye, ISO 17025 akreditasyonundan sonra Almanya merkezle eşdeğer şekilde test sonuçlarının verileceğini dile getirdi.


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.