Türk Tekstil Makine Üreticileri 2012 Hedefini Tutturamadı

Türk tekstil makine üreticileri 2009 yılından bu yana hedefledikleri ihracat rakamı olan 300 milyon dolar sınırını aşamıyor.

  21 Mart 2013 22:00 Perşembe
Türk Tekstil Makine Üreticileri 2012 Hedefini Tutturamadı

Kriz döneminde makine ithalatı düşüş gösteren Türk tekstil sektörü, 2010 yılından itibaren tekrar makine ithalatına ağırlık vermeye başladı. 2012 yılında da yatırımlarına devam eden Türk üreticiler, ilk altı aylık dönemde 825 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Yerli tekstil makina ve aksamları sektörü ise ağır adımlarla büyümesini sürdürmesine karşın ihracatın ithalatı karşılama oranı arasındaki makas sürekli açılıyor. Özellikle terbiye makinaları alanında önemli çalışmalar yürüten yerli sanayi, rekabet edebilmek için yasal düzenleme ve teşvik bekliyor. Böylece hem ülkenin ticaret açığında önemli bir kalemi oluşturan makina ithalatına set çekilmesi hedefleniyor hem de Türkiye’nin ‘teknoloji üretemeyen ama satın alan’ ülke imajından kurtulacağı belirtiliyor. 2012 yılı çalışmalarına dair sorularımızı yanıtlayan Tekstil Makina ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Başkanı Adil Nalbant, yerli tekstil makina sektörünün dünyadaki konumunu ve sorunlarını anlattı. Nalbant, Türkiye’nin teknolojik makinalarda dışa bağımlılığının sürdüğünü ancak yerli makinacıların da ihracatta kısmi artışlar yakaladığını belirtti.

Sözlerine öncelikle Tekstil makina ve aksamları sektörünün tanımından başlayan Nalbant, bu kapsamda yer alan ve Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları’nda ( G.T.I.P.) sıralanan ürünleri şöyle belirtti; Dokuma maddelerinden lif imal eden, dokuyan, kesen makinalar; Lifleri hazırlayan, iplik üreten hazırlayan makinalar; Dokuma tezgahları (makinaları); Örgü tezgahları, gipür, tül, dantela, file imali için makina, cihazları; Yardımcı tekstil makina, cihazları ve aksam-parçaları; Keçe, mensucat imal eden makinaların aksam, parçaları; Dokuma maddelerini yıkama, kurutma, boyama, ütüleme makina ve cihazları; Dikiş makinaları, mobilyaları, iğneleri, aksam-parçaları.

2012’de Etiyopya Pazarında Önemli Artış

Türk üreticilerin en çok terbiye ve boya makinaları alanında üretim gerçekleştirdiğini ifade eden Nalbant, 2012 yılında da psikolojik sınır olan 300 milyon Dolar rakamını aşamadıklarını vurguladı. Pazar açısından bakıldığında Orta Doğu Bölgesi’ne olan ihracatta düşüş kaydettiklerini anlatan Nalbant; “En büyük pazarımız olan Hindistan’da büyümeye devam ettik” dedi. Son 10 yıllık ihracat performansı dikkate  alındığında ülkemizin en çok Hindistan, Bangladeş, Almanya, Mısır, İran, Özbekistan, Suriye, İngiltere, Pakistan ve Fransa’ya satış yaptığını söyleyen Nalbant, sözlerine şöyle devam etti; “2011 ve 2012 yıllarındaki ihracat rakamlarımıza bakıldığında, Suriye ve Pakistan’ın yerini yeni yatırımların yapılmaya başlandığı Rusya ve Etiyopya’nın aldığı görüyoruz. 2009 krizinden sonra yaşanan talep artışı nedeniyle 2010 yılında en çok ihracat yapılan ülke İran oldu, fakat bu durum 2011 yılında yine eski haline döndü.2010 yılında 272 milyon Dolar olan ihracatımız 2011’de yüzde 9,6 artarak 296 milyon Dolar’a çıktı. 2012 yılı için ise geçen yılki rakamlarla stabil kaldığımızı söyleyebilirim. 2012 yılında belirlediğimiz 350 milyon dolar civarındaki hedefimizin gerisinde kaldık.”

Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nin (OAİB) verilerine göre değerlendirmelerde bulunan Adil Nalbant, 2010 yılında İran en çok ihracat yapılan ülke olurken, 2012 itibariyle ciddi anlamda bir gerileme yaşadığını yineledi. Nalbant; “Dikkat çeken bir başka nokta, en büyük 10 pazarımız içinde sadece İran’da pazar payımızda azalma yaşadık. 2010 yılında 25 milyon Dolar seviyesi ile ikinci ihracat pazarımız olan Hindistan ise 2011 yılında 30 milyon Dolar seviyesini aşarak en büyük pazar konumunu sağlamlaştırdı.2012 yılında da bu ülke liderliğini sürdürdü. 2010 yılında 10. Sırada yer alan Etiyopya iki yılda yaptığı büyük bir sıçrama ile ihracatta en büyük 2. pazarımız konumuna yükseldi” diye konuştu.

 

 

İç Piyasa İhracatın İki Katı

İç piyasa konusunda net verilere ulaşmadıklarını aktaran Nalbant; “ Türk piyasasına, ihracatın yaklaşık iki katı oranında makine satıldığını açıkladı. Nalbant; “Türk üreticilere 600 milyon dolar civarında makine tedariği sağlıyoruz” dedi. İthalat ve ihracatın artması için özenle çalışılması gerektiğine değinen Nalbant şunlara işaret etti; “ Türk üreticiler satış rakamlarını artırmak istiyorsa terbiye ve boyahaneye yönelik üretimlerin dışına çıkmalı. Teknolojik yatırımlar yapılmalı. Üreticiler tekstilden kazandığı parayı mutlaka yine sektör için harcamalıdır. Uzun dönemdir hiçbir tekstil makinesi üretim tesisi kurulmadı. Hükümetin bu konuda teşvikleri sınırlı kalıyor. Bu sebeplerle de tekstil makineleri anlamında yapılan ihracat yerinde sayıyor. Mutlaka önlem alınarak, tüm firmalar özellikle AR-GE anlamında desteklenmelidir.”

Makinada İthalata Bağımlılığımız Sürüyor

Türk tekstil makina ve aksamları sektörünün ihracatta küçük rakamlarla büyümesini sürdürdüğünü vurgulayan Nalbant, buna karşın sektördeki ithal makina gerçeğinin altını çizdi. Küresel çapta 24 milyar Dolara ulaşan tekstil makina ve aksamları ihracat rakamında, Çin, ABD, Hindistan, Almanya ve Türkiye’nin yüzde 48’lik payı aldığını belirten Nalbant; “Çin tek başına pazarın yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Pazarda Türkiye’nin yüzde 5,2’lik payı bulunuyor” dedi.

Türk tekstil sektörünün makina ve teknoloji ithalatıyla ilgili detaylı bilgiler veren Nalbant, 2002-2012 yılları arasında yapılan 15 milyar Dolar civarındaki ithalatın yüzde 25’inin iplik, yüzde 20’sinin örgü, yüzde 15’inin ise dokuma makinalarından oluştuğunu açıkladı. Bu teknolojiler içinde cari açığı en az olan segmentin terbiye makinaları olduğunun altını çizen Nalbant, sözlerini şöyle sürdürdü; “2011 yılında ürünler bazında ithalat ve ihracat rakamlarına bakıldığında ithalatın ağırlığı kendini gösteriyor. Lif imal ürün grubunda 59 milyon Dolar değerinde ithalat yapılmışken, 7 milyon Dolarlık ihracat gerçekleşti. İplik ürün grubunda da 535 milyon Dolarlık ithalat, 53 milyon Dolarlık ihracat oldu. Dokuma ürünlerinde ise 278 milyon Dolarlık ithalata karşın 15 milyon Dolarlık ihracat sağlandı. Örgü de ise, 337 milyon Dolarlık ithalat gerçekleştirilirken 19 milyon Dolarlık ihracat geliri sağlandı. Yardımcı ürünlerde de 187 milyon Dolarlık ithalata karşı 33 milyon Dolarlık ihracat yapıldı. Keçe ürün grubunda 76 milyon Dolarlık ithalat gerçekleştiren sektör, ancak 1 milyon Dolarlık ihracat yapabildi. Terbiye ürünlerinde ise 211 milyon Dolarlık ithalata karşı 150 milyon Dolarlık ihracat gerçekleşti. Bu aynı zamanda, yüzde 71,1 ile ihracatın ithalatı karşılamadaki en yüksek rakamını oluşturuyor.  Konfeksiyon ürün grubunda ise 131 milyon Dolarlık ithalat ve 18 milyon Dolarlık ihracat rakamları görüldü.”

Yanlış Politika İkinci El Makine Çöplüğü Yarattı

Türk tekstil makina ve aksamları sektörünün eksikliklerine rağmen sağlam durduğuna vurgu yapan Adil Nalbant, buna karşın makina ithalatında çok açık bir şekilde önemli iniş ve çıkışlar yaşandığını belirtti. İthalatın 2.2 milyar Dolar seviyesinden 2009 yılında 450 milyon Dolar seviyesine indiğini yineleyen Nalbant, ithalatın dip yaptığı bu dönemin bir fırsat olarak değerlendirilemediğini ve Türkiye’nin “Dünyanın en gözde Tekstil makina hurdalığına” dönüştüğünü savundu. Nalbant sözlerini şöyle sürdürdü; “2009 krizinden geçen iki sene içerisinde ithal edilen 3 milyar dolarlık makinanın çok büyük bir kısmı ‘ikinci el’ makinadır. Maalesef mevcut GTİP esaslı gümrük mevzuatı bu hastalıklı durumun bırakın tedavisine tehşisine bile izin vermemektedir. Ülkemizde tam olarak ne kadar ikinci el makine var bunu bile kesin olarak bilmiyoruz.”

İhracatını Artıramayan Sektöre Çare Bulunmalı

Adil Nalbant, 300 milyon Dolarlık ihracat sınırının aşılamadığını vurgu yaparken. Bu konunun çözülmesi için acilen önlem alınması gerektiğinin altını çizen Nalbant, aksi takdirde Türkiye’nin bir uzvunu kaybedeceğini belirtti. Nalbant, sektörün koruma altına alınarak gelişmesi halinde 2023 yılı ihracat hedefine ulaşılabileceğini dile getirdi. Yerli tekstil sektörünü haksız rekabetten korumak için hükümetin uygulamaya koyduğu ithal tekstil ürünlerine ek gümrük vergisine benzer bir uygulamanın makina ve aksam sektörü için de gerekli olduğunu savunan Nalbant, koruma altına alınan üreticilerin rahat bir nefes alarak kendilerini geliştirme fırsatı yakalayacağını söyledi. Nalbant bu süreçte yapılması gerekenleri şöyle sıraladı; “Bu dönemden verim alınabilmesi için birikmiş öz sermayeleri olmayan KOBİ’lerimize finansman yardımı yapılmalıdır. Bu yardım ile belini doğrultmak isteyen üreticilere eksikliklerini gidermeleri şartı konulmalı; yani ürün ve hizmetlerini OAİB’nin TURQUM Kalite Standartlarına yükseltmelidirler. Var olma mücadelesi verirken kalitesinden ödün vermiş üreticilerin Strateji planınında yer alamayacakları net olarak anlatılmalıdır. Kalitesini standart haline getireceğini taahhüt eden şirketlere kalite belgelerini almalarında, kalifiye insan kaynağını istihdam etmelerinde, Ar-Ge faaliyetlerinde, sektörel Organize Sanayi Bölgeleri inşaa etmelerinde ve enerji, hammadde ve benzeri girdi maliyetlerinin düşürülmesinde yardımlar yapılmalıdır. Bu yardımları alan üreticilerin yurtiçinde ve yurtdışında rekabet edebilmeleri için Türk Eximbank Ülke Alıcı Kredileri ile Halkbank Yerli Makine Üreticisi Destek Kredisi programları geliştirilmelidir. Söz konusu destekleri alan üreticilerimiz şüphesiz ülkemizi hedeflenen konuma hızla taşıyacaktır.”

 

 

 

 


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.